HURAFELERİN VE BATIL İNANÇLARIN GÜNLÜK YAŞAMDAKİ ETKİSİ
HURAFEDEN HAKİKATE
HURAFELER ve BATIL İNAÇLAR
Hurafeler, kökeni ve çözümü hakkında çok çarpıcı bilgiler paylaştım. Benim de araştırırken hayret ettiğim hurafelere yer verdim. İstifadenize sunar, esenlikler dilerim.
Ne yazık ki çevremizde aslı astarı olmayan sıralayacağım cümlelerden birisini illaki duymuşsunuzdur.
Şu çocuğa nazar boncuğu takalım da kem gözlerden korunsun!!!
Aaa bugün önümden kara kedi geçti acaba ne olacak yoksa işerim yaver gitmeyecek mi?
Safer Ayı uğursuzluk getirir!
Baykuş acı acı öttü acaba kim ölecek?
Ağaçlara bez parçası bağlarsam dileğim olur!
İki bayram arası nikah kıyılmaz!
Uğursuzluk!
Aman tahtaya vuralım da bizden uzak olsun!
Elbise üzerindeyken dikiş dikilirse akıl dikilir!
Gece tırnak kesmek iyi olmaz!
13 sayısı uğursuzdur!
Ve bunlar gibi daha neler neler...
İslam dini ile bağlantısı olmayan bazı yaygın hurafeler ve batıl inançlardan bahsedeceğim.
Şamanizm’ den Senkretik dinlere, Fenikelilerden Mısır’ a, Asurlulardan Çine, Cahiliye döneminden günümüze insanlık tarihi boyunca bir nesneye kutsallık atfetmek, hayvan seslerinden, gök cisimlerinden anlamlar çıkarmak hep yapılagelmiştir.
Hurafe nedir? Hakikatin zıddı olan hurafe, aslı esası olmayan, uydurulmuş, saf ve doğru inançlar arasına katılmış, bazı zaman ve mekanların uğuru veya daha çok uğursuzluğu ile ilgili mübalağa yüklü söylentilerden ibarettir. Batıl inanışlar ise bu asılsız söylentilere inanmak ve gereğini yapmasına kendini inandırmaktır.
Hurafeler, bilimsel veya mantıksal temele dayanmayan, genellikle toplumda yaygın olarak kabul gören ancak gerçeklikleri sorgulandığında desteklenmeyen inançlardır. Hurafeler, genellikle insanların bilgi eksikliği, korkuları veya geçmiş deneyimlerine dayanır.
Bu inançlar, toplumsal ve kültürel geçmişlerden gelen geleneksel inançlar olarak kuşaktan kuşağa aktarılabilir. Ancak bilimsel yöntemlere dayalı verilere dayanmayan hurafeler, rasyonel düşünce ile çeliştiği için genellikle bilimsel topluluklar tarafından reddedilir.
Öncelikle ayet ve hadislerde bu konu nasıl geçmekte hep birlikte kulak verelim:
Cahiliye Arapları sefere, savaşa, nikaha, ticarete yahut herhangi bir işe teşebbüs edecekleri zaman ezlam diye bilinen ok veya üç zar çekerler veyahut kuş uçururlardı. Bu zarların (veya okların) birinde, “ Rabbim emretti “yap” diye emir, diğerinde, “ Rabbim nehyetti” “ yapma” diye nehy kelimeleri yazılı olurdu, biri de boş bulunurdu. Bu iş için ücret verdikleri kabile putunun bekçisi oklardan birini çeker, emir çıkarsa yaparlar, nehy çıkarsa yapmazlar, boş çıkarsa bir daha çekerlerdi. Kur’ an bunu şu ayetle yasaklamıştır.
Ey îmân edenler! Şarab, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fâl okları ancak şeytanın işinden bir(er) pisliktir; öyleyse ondan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. (Maide 90)
Yine Cahiliyede, kuş uçurma adeti vardı ki bir yere gidecekleri zaman kuş uçurular sağa giderse uğurlu, sola giderse uğursuzluk sayarlardı. P.E (S.A.V) “tıyara yoktur” hadisi ile bu da yasaklanmıştır.
Ebu Hureyre R.A’ da şöyle demiştir. Peygamber S.A.V: “Uğursuzluk yoktur. Onun en hayırlısı Fe’ldir”buyururken dinledim. Sahabiler Ona Fe’l nedir? Diye sordular. Allah Rasulu “ Sizden birinin işittiği güzel sözdür” buyurdu. (Buhari Tıp 43,44; Müslim Selam 110.(El-Edebül Müfred 910) (Riyazüs-Salihin 1678)
Hayye et -Temimi’ nin rivayet ettiğine göre, babası ona Peygamber S.A.V şöyle söylediğini haber vermiştir: “ Baykuşun ötmesinde uğursuzluk diye bir şey yoktur. Yapılan yorumların ( bir şeyi iyi veya kötü diye yorumlamanın) en doğrusu hayra yormadır. Göz değmesi de (nazar) haktır. (Buhari, et Tarihul Kebir,III,107; Tirmizi, Tıp 19, El Edebul Müfred, 914)
İsra suresi 81. ayette “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.” deliliyle bizlere yol göstermektedir.
Maalesef ağlanacak halimize gülüyoruz. Faydası hiç olmayan ama manevi zarara uğratan bu adetler bizden farkında olamasak da çok şeyler götürüyor. Teslimiyetimiz nerede kaldı? Allah korusun gizli şirk olma ihtimali yüksek olan bu eylem ve söylemlerden uzak durmamız duasıyla...
Yorumlar
Yorum Gönder